9 Kasım 2009 Pazartesi

Motivasyon


Bir işi bitirmenin yarısı başlamaktır derler. Gerçekten de ilk kıvılcımı çakıp tembel bedenlerimizi harekete geçirmek tahmin ettiğimizden daha zor. Gençlikteki fiziksel (ve mental) güç yaş ile azaldıkça, sözlerimizle daha çok çelişir hale geliyoruz, yapacaklarım listesini uzatıp yaptıklarım listesine terfi konusunda sınıfta kalıyoruz.


Burada devreye motivasyon giriyor, ulaşılacak hedef düşünülerek kendimize (veya etrafımıza) verdiğimiz moral bence motivasyon. Para kazanmaya işe gitmek için, gösterdiği karşılıksız sevginin uğruna erkenden köpek gezdirmek için, kiloları kaybetme hedefiyle spora gitmek için, etc...


Bu hafta motivasyonunuzu yüksek tutup ertelediğiniz işlere başlamanız dileğiyle...


6 yorum:

  1. CEMM... tenis diyorum başka da bişi demiyorum! hadi gel başlayalım..!
    cekitoo sana da teşekkür ederiz bize bu zorunluluğu daha dogrusu bu hafta ki yazıyı getirdigin icin :))

    YanıtlaSil
  2. uff spora başlamalıyım

    YanıtlaSil
  3. ben de tütün mamulleriyle arama ciddi bir mesafe koyma planları içerisindeyim:)

    YanıtlaSil
  4. ya alakasız olacak ama resimdeki adam kimdi ya?
    severek izlediğimiz bir abi idi, adını unuttum:)

    YanıtlaSil
  5. Benim ilgimi de resmin altındaki yazı çekti. Gerçekten de tembellikle umursamazsızlık hangi noktada, ne kadar birbirinden ayrışıyor?? Sanki umursamazsızlık tembelliğin iyicilleştirilmiş hali. "Yahu tembellikten değil, takmadığımdan umurumda olmadığından yapmıyorum/ harekete geçmiyorum / uyuyorum / uyanmıyorum/ çalışmıyorum vs vs.. Var mı bir diyceğiniz, yapmıyorum işte. Bunun sonuçları da umrumda değil, korkmuyorum.".. Bir anda COOL oluyor, cesur, asi oluyoruz. Ya da kendimizi kandırıyoruz ve de öyle olduğumuzu sanıp, öyle geçinip, tembelliğimizin veya umarsızlığımızın sonuçlarına kendi kendimize KATlanıoruz(?).

    YanıtlaSil
  6. Motivasyon bence bir aktivasyon meselesi. Aktive etmek, aktive olmak, ativitede bulunmak, aktivist olmak, aktif ve reaktif olmak. Bunların hepsi motivasyonu tetikliyor.

    Hepimiz sabah kalkınca yatağa gömüldüğümüz zamanları çok iyi biliriz. Yataktan, dış dünyaya çıkmak istemeyiz zaman zaman, defalarca alarmı öteleyip '5' er dakikalık kaçıs alanları yaratırız kendimize.
    Oysa bazı sabahlar, 7 de uyanıp, kahvaltı edip, hatta laptopu alıp hatta ve hatta, dışarı koşuya gittiğimiz bile olagelir.
    Bu durumlar, insanin ve dünyanın 'frekansının' kesistigi zamanlarda gerçeklesir. Bu zamanları artırmak ya da azaltmak insanın elinde tabii ki.
    Yıl 2010. Simultaneous thinking ve simultaneous platform dünyanın her tarafina hakim. Bugun düsündügüm ya da bugune ait kendimle ilgili bir fikir, dünyanın bir diger ucunda, eşit odaklanma ve eşit güncellenme sayesinde bir diger insan tarafindan ayni sekilde gelistirilebiliyor.
    Motivasyon aynı zamanda bir toplum meselesi.
    Genelden ozele, ozelden genele, motive etmeli kendini insan. Ederken de, geneli de ateşlemeli, aktive etmeli. Aktivist olmalı.

    Ancak o zaman, *yatakla* seviyeli bir ilişkimiz olabilir.:)

    YanıtlaSil