18 Ocak 2010 Pazartesi

duyarlılık

her hafta bir kavramı yazıyoruz sen-tez de.ve tabi hayatımıza da yansıtmaya çalışıyoruz. bu hafta kavram duyarlılık.

insan diğer canlılar gibi etrafında olan olaylardan duyuları vasıtasıyla haberdar olur. kendi karakterinin yarattığı filtreden geçirdikten sonra aldığı etkiye bir tepki verir. bazande tepkisiz kalırız ki, aslında o da bir tepkidir.

mesela bir arkadaşımız evlenme kararını açıklar, atlar yanına gideriz tebrik etmeye veya bir tanıdığımızın bir yakını rahatsızdır ziyaretlerine gideriz, gidemiyorsak bir çiçek yollarız. vsvs.

ancak hayatın akışında hepimizin filtreleri zamanla tıkanabilir. yakınımızdaki insanların iyi veya kötü olayları için duyarlı olabilirken; dünyanın taa öbür tarafındaki insanların başına gelen felaketleri dinleyip, "yazık, vah vah" deyip devam edebiliriz.
bu aslında hiçbirimizin kabahati değil, doğamız gereği koşullara adapte olan ve mümkün mertebe üzgün değil mutlu olmaya çalışan varlıklarız. ancak duygularımıza hükmedebilecek bir aklımız da var.

mesela, günlerdir gazeteler haitinin durumunu yazıyor. ancak biz benzer bir felaketi sadece 10 sene evvel yaşamış olmamıza rağmen, ben etrafımda kendim de dahil pek o kadar etkilenme görmüyorum. oysa sıkıntılar çeken insanlara kendi haddimize göre bir yardım eli uzatabiliriz.

bu hafta bence kavramı sadece yazıp yorum atmakla kalmayalım ve harekete geçelim. hiç tanımadığımız, bizden binlerce kilometre uzakta olan, insanların acısını; dinlemek dışında bir hareket yapabilir miyiz? ordaki insanların şu anda herşeye ihtiyacı var ama bizim gibi bireylerin onlara organize bir biçimde ve ihtiyaçlarına göre yemek veya battaniye gibi şeyler göndermesi biraz güç. ancak yapamayacaklarımızı boşverip yapabileceklerimize bakabiliriz.